This Turkish book has a curious story: one day, the author, receives a letter from Charlotte Brontë and they create a Very Special Friends Club with Jane Austen, Emily Dickinson, Virginia Woolf, Fürug Ferruhzad, and others:
Gülhan Davarcı
Kanguru Yayınları, 2021
ISBN: 978-605-175-307-2
“Çok Özel Dostlar Kulübü” Bir Ilk Kitap Olmasına Karşın, Oldukça Olgun Bir Seslenişe Sahip. Kitapta Yer Alan Tüm Öykülerin Politik Bir Duruşu Ve Bakış Açısı Var. Her Öykü; Bir Dönem Ve O Dönemin Değişim, Dönüşüm Dinamiğine Aklını, Bedenini, Duygusunu Ve Elbette Yüreğini Koymuş, Bazen De Öncülük Etmiş Karakterlerin
Inişli Çıkışlı Dünyalarında Gerçekleşiyor.
Jane Austen’dan Anne Karenina’ya, Basralı Rabia’dan Anahid’e Uzanan Bir Kurmaca Dünyasında Gerçekleşen Serüvenlerin Içinde Geziniyor Okur. Her Durumda Inancın Ve Itirazın Dilini Elden Bırakmayan Bu Karakterler, Alttan Alta Çoklu Bakışın Önemini Duyumsatıyor.
Yazar Gülhan Davarcı, Önkabul Ve Önyargıları Sadece Eleştirmiyor, Yerle Bir Ediyor… Hesaplaşmaların, Arayışların, Terk Edişlerin Ama Diğer Yandan Umutsuzluğa Ve Kendilerine Dayatılan Hayata Itiraz Edenlerin Kitabı.
En sevdiğimiz yazarlarla bir masa etrafında toplanmış olsak; saatlerce konuşsak, dertleşsek, hatta yazma hevesimizi açsak. Biraz daha ileri gitsek, yazdıklarımızı beraber okuyup üzerine tartışsak... Ne güzel bir hayal... Bir sabah uyandığınızda bir mektup alıyorsunuz, yüz yıl öncesinden bugüne yazılmış. Gülhan Davarcı ilk öykü kitabına tam da böyle tatlı bir hayalin peşini kovaladığı bir kurguyla başlıyor. Bir gün Charlotte Bronte tarafından kendisine yazılmış bir mektup alıyor ve her şey böyle başlıyor. Jane Austen, Emily Dickinson, Charlotte Bronte, Virginia Woolf ve diğerleri ‘Çok Özel Dostlar Kulübü’nde buluşuyor. Kulübün yeni üyesi ise tüm bu öykülerin yazarı.
Bronte, mektubunda kendi yazarlık serüveninden yola çıkarak tereddütlerle dolu Gülhan’a yazmasını tavsiye ediyor: “Yazmama nedenini hayatın zorluklarında arama çünkü hayat hiçbir kadın için hiçbir zaman sanıldığı kadar kolay olmadı!” Öykülerin yazarına yazılan bu sesleniş, aslında yazma serüveninde kaygı taşıyan tüm kadınlara yapılıyor. Jane Austen soruyor: “Sınırları kim çiziyor, neyi nasıl anlatacağımıza kim karar veriyor?” Yanıt bulmak istediğinden değil, sadece düşünmek için. Ama yazmak ‘kendi başına anlamlı bir eylem’.
(Cemran Öder) (Translation)
0 comments:
Post a Comment